05 Oct Moby Dick
Okuyan pek çok kişinin hayatında bir dönüm noktası olan Herman Melville eseri sadece bir edebiyat klasiği değil. Farkında olmadan sizin bile günlük hayatınızın bir parçası.
Aslı E. Perker
Üniversite yıllarımda İzmir, Pasaport’taki Deniz İşletmeleri’ne bir iş başvurusunda bulundum. İsteğim bir yük gemisiyle sefere gitmekti. Miço olarak. Elbette bu isteğimin, eğitimimin de konuyla alakası olmadığını bildiğim için saçma olduğunu biliyordum, ama içimde bir ümit kırıntısı vardı. Bir hafta herhalde, belki de on gün sancılı bir heyecanla cevabı bekledim. Sonuç büyük bir hayal kırıklığıydı. Beni ancak, iletişim operatörü olarak alabileceklerini, bunun da ancak konuyla ilgili bir bölümden mezun olursam mümkün olabileceğini söylüyorlardı. Oysa ben kendimi çoktan elimde fırça, ayağımda plastik çizmelerle hayal etmeye başlamıştım bile. Hem sonra en ağır işleri kaldırabilecek güçte de hissediyordum kendimi. Üç yahut altı ay bir denizin ortasında, onca adamla bu işin altından kalkabileceğime kendimi inandırmıştım. Dokuz yaşımda Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz’ini okuduğumdan beri denizde olmak için yanıp tutuşuyordum. Hem bir kaza olup da kendimi yalnız bir adada bulursam ne yapacağımı da yine o yaşlarda okuduğum Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe adlı kitabından öğrenmiştim. Beni deniz işletmelerinin kapısına götürecek son darbeyi ise bir ödev olarak verilen Herman Melville’in Moby Dick’i vurmuştu. Bir kitap düşünün ki gencecik bir kızı denize çıkmaya sürüklüyor. Hayatını olduğu gibi geride bırakmak, sadece ve sadece kitabın baş karakteri, bir gemi kaptanı olan Ahab’ı anlamak, dünyanın en büyük beyne sahip memelisi ispermeçet balinası ile arasındaki mücadeleyi kavramak istemesine yol açıyor. Ve tam iki yıl başucunda bu kitapla yatıyor kalkıyor. Bu benim kutsal kitabım diyor. Hayatın anlamı işte bu kitabın içinde saklı.
Yüzeysel bir bakışta Moby Dick, geçmişteki bir avda bacağını Moby Dick isimli balinaya kaptıran kaptan Ahab’ın bu balinayı bulup öldürmeye çalışmasının hikayesi. Gemisindeki diğer denizciler bunun klasik bir balina avı olduğunu zannederken Ahab alacağı intikama gün sayıyor. Kini o kadar şiddetli ki kendiyle beraber yanındakilerin de mahvına sebep olmak umurunda bile değil. Ve zaten de öyle oluyor. Felaketten kurtulan tek kişi hikayenin anlatıcısı Ishmael. Kitabın sonunu böylesine rahat söylemekte beis görmememin sebebi ise kitabın giriş, gelişme ve sonuçtan çok daha öte bir manasının olması. Esas anlamın sonunda değil, kitap boyunca satır aralarında bizi bulması.
Kitabın ancak en sonunda karşımıza çıkan balina, Moby Dick ise insanlığın anlamında deli divane olduğu yüce bir otoritenin, kimi Allah desin, kimi doğa, kimi evren en güzel sembollerinden biri. Kaptan Ahab ile arasındaki kavga bugün çok popüler olan insanlığın doğaya karşı yenilgiye mahkum olduğu düşüncesinin belki de ilk tohumları.
Ahab’ın bu dünyaya dair soruları ise bugün halen akılları kurcalamaya devam ediyor. Ahab bu dünyanın bir maske olduğunu ve gerçeklikle -ki bunda bir Tanrı sorgulaması var- aramızda kalın bir duvar oluşturduğunu söylüyor. Kitabın belki de en çarpıcı noktası burada. İnsanoğlunun, gerçekliği bulmak için çarpışacaksa bunu duvarı kırarak yapması gerektiğini söylüyor. ”Bir mahkum önündeki duvarı yıkmadan nasıl özgür olabilir?” diye soruyor. Onun önündeki duvar ise bu beyaz balina. Hoş duvarı yıksa bile arkasında mana ifade eden bir şey bulamayabileceğini hissediyor ama gene de denemeye değer görüyor. Yani aslında Ahab’ın yaptığı de basit bir intikam almanın ötesinde mi? Belki de nihilist bir yaklaşım. Hayatın boşluğuna aranan bir cevap belki. Bu boşluğun doldurulabilme çabası. Ve bunun tek yolu karşısında var olduğunu düşündüğü, aslen kendi yarattığı düşmanla savaşması. Hem de ölümüne!
Kitabının derinliği herkesi hemen yahut aynı ölçüde yakalayamayabilir, ancak sadece bir deniz serüveni olarak bile hem mizahi diliyle hem karakterlerin son derece gerçekçi anlatımlarıyla, denizin üzerindeki yaşam ile ilgili döneme ait son derece gerçekçi betimlemeleriyle okuru avucunun içine almayı başarır. Kimi Moby Dick okuru romanda gördüğü ekip ruhuna vurulur, kimi Ahab’ın hastalıklı da olsa idealistliğine ve direncine. Ve ayrıca belki ilk okuyuşta tüm anlamı kavranamasa bile tüm Moby Dick severleri gibi tekrar tekrar okunduğunda zihinlerdeki yeri derinleşir, kalbe biraz daha fazla dokunmaya başlar. Moby Dick’in insanın hayatını değiştiren bir kitap olduğunu söylediğimde sakın abarttığımı düşünmeyin. Bundan iki yıl evvel Amerika’daki Ulusal Radyo Kanalında neredeyse bütün bir gün Moby Dick’in insanların hayatlarında nasıl bir dönüm noktası olduğuna dair bir program yapılmıştı. Ayrıca bugün hepinizin kahvesini yudumladığı Starbucks’ın ismi nereden geliyor sanıyorsunuz? Ahab’ın birinci güverte şefi ve ona yaptığının delilik olduğunu söyleyen tek adam Starbuck’tan.